Saturday, April 3, 2010

tiebreak


akşam fenerbahçe acıbadem - cannes maçını izlerken düşündüm, ben küçükken sayı almak için servisi kullanan takım olmak gerekiyordu, yani servis kaçınca top karşı takıma geçiyordu ancak sayı yazmıyordu, maçlar da 15'te bitiyordu, sadece tiebreak'te maç hem 15te bitiyordu hem de servis kaçarsa sayı yazıyordu. uzun zamandır 25'te biten setler de eski zamanın tiebreak'i gibi oynanıyor, şimdiki tiebreak'in normal bir setten tek farkı ise 15'te bitmesi. 

bu sayı almak için servisi de kullanan takım olma kuralının en eziyetli tarafı yıldızların (11-17 yaş arasıydı sanırım) henüz servis atma yetisinin tam gelişememiş olmasından takımların karşılıklı servis kaçırma döngüsüne girmesiydi, hop servis kaçar bi tur dönersin karşısı da servisi kaçırır bi tur daha dönersin kabus gibi dön allah dön o maç bitmez. gerçi şimdi de servis kaçıra kaçıra oyun dönmeden sayı kayıpları/kazançları oluyordur belki bilemiyorum.

çok özlüyorum voleybol oynamayı, bu akşam maçı izlerken manşet ala ala moraran kollarımı hatırladım, pasördüm ben, boyum ona yetiyordu ama demir tozlarıyla koşa zıplaya file üzerinde gerektiği kadar yükselebilmeyi başarmıştım, kaderim rıdvana benzemeyeydi iyiydi, üstelik yorumcu bile olamadım! objektif de değilim! vay halime!

(not: fotoğrafı papazınçayırı'ndan çaldım)

No comments:

Post a Comment